BÖLÜM 10
Çocuk olmak çok güzel şey doğrusu… Yürürken istediğiniz zaman şarkı söyleyebilirsiniz. Günde üç öğün abur cubur yemek isteyebilirsiniz. Resim yaparken bulutları mor çizerseniz kimsenin tuhafına gitmez. Kelimeleri doğru söyleyemeyebilirsiniz. Herkes çoğu şeyi çocukluğunuza bağlar. Çocuk işte derler. Çocuk o derler… Peki büyüklerin yaptığı çocukluk nedir? Onlar hep mi çocuk kalırlar?
Annem bana bir süre bütün dünyada yayılan o yaramaz virüsten söz etti. Bizlerin yanına gelmemesi için yapmamız gereken önlemleri anlattı. Okula her zamanki gibi gidemeyeceğimi bilmek beni gerçekten çok üzdü. Fakat her şeyin biz insanların elinde olduğunu da sıkça hatırlattı. Öğretmenimle ve arkadaşlarımla ilk defa bilgisayar ekranından buluştuk. Salı günü ise arkadaşlarımın bir kısmı ile okula gidecektik. İşte bizim bu yaramaz virüs kalabalık ortamları sevdiği için bizlerin kalabalık yerlere girmemesi gerekiyormuş. Aslında yapmamız gereken her şey çok açıktı.
Ben Bobli… Küçük bir çocuğum. Ne yapmam gerektiğini çok iyi anlamıştım. Kendimi süper bir kahraman gibi hissettim. Kendimden ve çevremdeki insanlardan pek yaramaz bu virüsü uzak tutmak için süper güçlerimi kullanacaktım. Gün sonunda ise kurallara uyarak görevimi yerine getirecektim. İşte tam o sırada camdan dışarı bakıverdim. Kalabalık oluşturan insanların yollarda yürüdüğünü, manavlardan alışveriş yaptığını gördüm. Bazı büyük insanların maskelerini takmadığını görmek gözlerimi şaşırırcasına iyice büyüterek onları izlememe sebep oldu. Biz çocuklar büyüklerimizi dosdoğru dinliyorduk. Peki büyükler kimi dinleyecekti?
Anneme sorduğumda bana insanların her şeye çabucak ayak uyduramadığını zamanla onların da alışacağını ve bütün insanlığın hep birlikte bu virüsü istenmediğine ikna edeceğini söyledi. Keşke herkes onu sevmediğimizi ve ikna etmemiz için elimizden geleni yaptığımızı gösterseydi. Çünkü ben artık ağaçların, ormanların, havanın canlılar için ürettiği oksijeni doya doya içime çekmek, öğretmenimin o güzel yüzünü her gün görmek, arkadaşlarımla kol kola girerek oyunlar oynamak, sevdiklerimin yanaklarımdan öpmesine izin vermek istiyordum. Ellerimi bol bol yıkıyordum. Sosyal mesafeli diye bir şey öğrendim. Şöyle demek yani: Karşımızdaki kişi ile çok yakınlaşmamalıyız. Bunların hepsi benim için bir süper kahramanlık göreviydi.
Öğretmenim sınıf panomuza iki tane çocuk resmi asmış, birbirlerinden uzak ve yüzlerinde virüsün bizi her gördüğünde onu istemediğimizi anlaması için bir maske…
Hey, sen! Evet sen… Neden geldin? Seni istemiyoruz. Her yerde seni istemediğimizi anlatan afişler, resimler var. Yoksa sen okuma yazma bilmiyor musun? Peki yazılardan anlamıyorsan, resimlerden de mi göremiyorsun?
Büyükler ve çocuklar, hatta bütün dünya minik çocuk kalbimde el ele tutuştular. Bütün dünya seni yenecek. Biz kazanacağız!