Kübra Aldım'ın kaleminden 'Dargın Eşyalar' serisinin üçüncü bölümü olan 'Alarmı Çalmayan Güneş' sizlerle...
eÄŸitimgen.com keyifli okumalar diler.
BÖLÜM 3
Gökyüzü en karanlık zamanını yaşıyordu. Hava o gün aydınlanmamış tüm canlılar, tüm galaksi, bulutlar ve yıldızlar ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Güneş hiçbir yerde gözükmüyordu. Güneşin doğma zamanı gelmiş de geçiyordu. Her tarafta bir telaş söz konusuydu. Dünya göz ucuyla gökyüzünde neler olduğunu anlamak için bakıp duruyordu. İnsanlar şaşkınlıkla gözlerini gökyüzüne çevirmişti.
Bir sorun vardı. Ama neydi? Güneş kimseyi yanına yaklaştırmazdı. Sıcaklığının her şeyi kasıp kavuracak kadar büyük etkisi vardı. Bu yüzden bulutlar ve yıldızlar yanına gidemiyor Güneş için çok telaşlanıyordu. Başına bir iş mi gelmişti yoksa? Neredeydi bu Güneş? Dünya'nın varoluşundan bugüne kadar bozulmadan ilerleyen bu düzen bugün neden bozulmuştu? Gökyüzündeki gök cisimleri aralarında konuşuyor, Dünya üzerinde yaşayan bilim insanları son teknolojik araçlarla olan biteni anlamaya çalışıyorlardı. Güneş o gün doğmamıştı. Bulutlar hemen Kutup Yıldızı'na haber saldı. Kutup Yıldızı, olanca gücüyle biraz olsun Dünya'yı aydınlatmaya çalışıyordu. Diğer yıldızlar el ele vermiş gökyüzüne dağılmıştı. Yıldızların kendi ışıkları vardı fakat Ay'ın yoktu. Ay çaresizce Güneş'i bekliyordu. Gece gökyüzünde görebildiğimiz yıldızlar gündüz olmasına rağmen görünmüştü. Çünkü Güneş ortalıkta yoktu!
Güneş'in ısısını ve ışığını yaymaması ile Dünya gitgide soğumaya başlamıştı. Temmuz ayında yaşanan bu soğukluk evreni iyice telaşlandırmıştı. Tüm Dünya için ortak bir sorun söz konusu idi. Tüm dünya sorunu çözmeye çalışıyor. Haber kanallarında son dakika olarak kırmızı alarm ile bilgiler geçiliyordu. Bu bir tutulma mıydı? Tutulmanın zamanı da değildi. Güneş'in başı dertte idi. Bitkilerin, insanların ve evrenin Güneş'in ısısına ve ışığına ihtiyacı vardı. Biçare bir şekilde Güneş'ten gelen haberi bekliyorlardı. Gökyüzünde Güneş Dünya'ya darıldı diye söylentiler dolaşmaya başladı. Gerçekten olabilir miydi? Güneş Dünya'ya küsmüş müydü? Güneş'in en yakın arkadaşı Ay, Güneş'e seslenip duruyordu. Güneş'ten hiçbir ses yoktu. Ay bütün cesaretini topladı. Güneş'in yanına gitmeye karar verdi. Ne ile karşılaşacağını bilmiyordu. Hem en yakın arkadaşı için endişeleniyor hem de ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Gitti… Gitti… Gitti… O da ne?
Güneş mışıl mışıl uyuyordu. Ay şaşkınla Güneş'e baktı. Ay:
- Hey, Güneş uyan! Tüm evren karanlıklar içinde kaldı. Tüm canlılar seni bekliyor, dedi.
Güneş aniden yerinden sıçradı. Güneş'in ayağa kalkmasıyla beraber evrende çabucak bir aydınlanma başladı. Güneş telaşla alarmına baktı. O gün alarmı çalmamıştı. Dünya dönüyor, dönüyor, dönüyordu. Gece yaşanması gereken bölgeler gündüz yaşanması gereken bölgelerden sadece haber alıyordu, onlar için henüz bir tehlike yoktu. Tüm gökyüzü alemi sevinç çığlıkları atmaya başladı. Yıldızlar birden kaybolmuştu. Güneş'in iyi olduğunu anlayınca arkadaşları çok sevindi. Güneş:
- Sevgili Ay, her zaman çalan alarmım çalmadı. Beni bilirsin, çalışkan, disiplinli çalışırım. İlk defa böyle bir şey başıma geliyor. Evrenin var oluşundan itibaren böyle bir şey yaşanmadı. Çok üzgünüm, dedi. Ay uzaktan da olsa Güneş'e gülümseyerek:
- Canım dostum, evren bir an olsun senin yokluğun ile karşı karşıya kaldı. Evren için ne kadar önemli olduğunu biliyorduk fakat şimdi daha iyi anladık. Sen bizlerin ışığı, hayat kaynağısın, dedi.
Güneş daha da parıldayan gözlerle Ay'a baktı. Tüm ışınlarını olması gerektiği gibi yaymaya başladı. Isısına ve ışığına ihtiyacı olan her şey Güneş'in varlığına teşekkür etti. Güneş'in o sabah alarmı çalmamıştı. Ama evrende Güneş'in değerini bilmek ile ilgili herkeste ve her şeyde alarmlar çalmıştı. Belki de büyük bir felaketin eşiğinden Güneş'in geri gelmesiyle dönülmüştü. İyi ki varsın Büyük Yıldız! İyi ki varsın…
Â
Kübra ALDIM
Eğitimgen Yazarı/Sınıf
Öğretmeni