Özel Çocuklarımızla Sanat Terapisi ile
Ekrandan Sınıfa
EÄŸitim, bedene ve ruha, yetenekli
olduğu (yetkinliği) mükemmelliği vermektir (Platon).
Eğitim, çocuğu insan haline getirmek
sanatıdır (Çiçeron).
Eğitim, doğaya göre insan
yetiÅŸtirmektir (J.J. Rousseu).
EÄŸitim, yetileri, hep birden ve uyumlu
olarak geliÅŸtirmektir (Stein).
Çağlar boyunca geleneksel eğitim yaklaşımları eğitimin yaşama hazırlık olduğunu dile getirmiştir. Oysaki çağdaş yaklaşımlarda eğitim yaşama hazırlıktan öte yaşamın ta kendisidir. (John Dewey). Ülkemizdeki en yaygın tanıma göre ise eğitim; bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik yönde değişiklik meydana getirme süreci olarak ifade edilmiştir. (http://melikeyigit.weebly.com/)
Tarihin her evresi için eğitimin
yüzlerce tanımı yapılabilir. Eğitim kavramı her bir olgu üzerinden farklı
yetilerin öğretimi ve geliştirilmesi olarak ele alınabilir; birikim, deneyim,
gözlem ve araştırma temelli değerlendirilerek sonsuz tanıma ulaşılabilir.
Özel eğitim kavramını tanımlayacak olursak, çeşitli
nedenlerle, bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından
akranlarından beklenilen düzeyden anlamlı farklılık gösteren birey, özel eğitim
gerektiren bireydir. Özel eğitim; bu bireylerin eğitim ve sosyal
gereksinimlerini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel,
geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların bireysel yeterliliklerine
dayalı, gelişim özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitimdir.
Eğitimi tüm bireyler için nitelikli bir süreç olarak yürütebilmek adına her ülkenin kendi kültürel ve siyasal yapısı doğrultusunda tüm detaylarıyla planlanmış programları mevcuttur. Ancak neredeyse iki yıldır tüm dünyayı derinden etkileyen pandemi süreci; iş, eğitim, üretim, sanat, spor gibi tüm sektörleri, en az kayıpla, minimum düzeyde bir araya gelerek bu süreci yönetmenin çaresini aramaya zorlamıştır. Bu beklenmedik yeni normal olgusu, salgın hastalığın ilk görüldüğü 1 Aralık 2019 tarihinden bugüne, salgının yayılım hızını düşürebilmek ve bu süreçte bir araya gelmeden eğitimi nitelikli yürütmeyi imkanlı hale getirmek için üst düzey çaba gerektirmiştir.
Tam da
bu noktada Türkiye'de eğitim modeli olarak karma öğrenme, hibrit öğrenme,
karışık öğrenme olarak da bilinen harmanlanmış öğrenme konuşulmaya
başlanmıştır. En sade tanımıyla geleneksel eğitim metodunun çevrimiçi (online)
eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi olarak tanımlanan bu sisteme, bugüne
kadar Türk eğitim sisteminin her kademesinde yüz yüze eğitim ağırlıklı öğrenim
gören öğrencilerin çok hızlı bir şekilde uyum sağlaması beklenmiştir. Nitekim
bakanlık, öğretmen, öğrenci ve veli ile birlikte bu süreç eksiklikleri ve
verimi üst düzeye taşıma çabasıyla tamamlanmıştır.
Peki, normal
gelişim gösteren öğrencilerin dahi çevrimiçi ve hibrit olarak yürütmekte
zorlandığı eğitimden özel gereksinimli öğrencilerimiz nasıl etkilendi ve bu
süreçte neler yaşadı?
Özel eğitimde kullanılan yöntem teknikler bazında değerlendirdiğimizde bile bu öğrencilerimiz için çevrimiçi eğitimin zorluklarını tahmin etmek zor olamayacaktır.
BireyselleÅŸtirilmiÅŸ
eğitim planı ile her öğrenci için uygulanan bireyselleştirilmiş öğretim
planlarına göre işlenen ders içeriklerinde, öğrenci ile ekran aracılığı ile
iletişime geçmek oldukça zorlayıcı bir süreç olmuştur. Örneğin bağımsız yaşam
becerileri dersi için diş fırçalama becerisi kazandırmak, fiziksel yardım
tekniğini kullanmayı gerektirmiş ancak bu ailenin desteği ile mümkün olmuştur.
Özetle özel eğitim öğrencileri için çevrimiçi eğitim velinin rehber değil tam
olarak öğretmen olarak derslerde bulunmasını gerektirmiş, bu durum velilerin yükünü
arttırmış ve derse katılım oranını oldukça düşürmüştür.
Hibrit
eğitim ise özel gereksinimli bireyler için bambaşka bir deneyime dönüşmüş ancak
bu da bazı zorlukları beraberinde getirmiştir. Çevrimiçi olarak derslere
katılmakta zorluk yaşayan öğrenciler okula belirlenen günlerde gelmekte ciddi
uyum sorunları yaşamış, davranış problemleri artış göstermiş ve bu süreci
yönetmek düzenli olarak eğitim yapamayan öğretmen için fazlasıyla yıpratıcı
olmuştur. Elbette öğrencilerimizin engel durumlarıyla birlikte eşlik eden
fizyolojik hastalıkları salgın hastalığı daha tehlikeli hale getirmiş,
dolayısıyla hibrit eğitimin yüz yüze olarak yürütülmesi gereken müfredat bölümü
de sekteye uğramıştır.
Peki,
yeni eğitim öğretim yılında özel gereksinimli çocuklarımızla ekrandan sınıfa
uyum sürecini yönetirken sanat terapisi bize nasıl rehberlik edebilir?
Sanat terapisi, insanın içsel dünyasına anlam vermesine, bilinç dışı duygularını da dışa vurarak yansıtmasına yardımcı olan bir ifade biçimidir. Bu yönüyle yaratıcı problem çözme faaliyetlerini de harekete geçirir. 21. yüzyılın başlarından beri sanat terapisi duygusal çatışmaları uzlaştırması, farkındalığı arttırması, sosyal becerileri geliştirmesi, davranışları yönetmesi, problemleri çözmesi, kaygıyı azaltması, gerçeğe yöneltmesi ve öz-saygıyı arttırması anlamında terapötik olarak değerlendirilmektedir. Sanat terapisi, sanat alanının resim, heykel, müzik, tiyatro-drama, sinema, edebiyat, fotoğraf, hareket ve dans gibi birçok medya uygulamalarını içerir (Case ve Dalley, 2006. Akt: Çakmak, Biçer, Demir,2020).
Sanat terapisi, kişinin içsel
yaşantıları, bastırdığı ve sözel olarak ifade edemediği duygularını sanatsal
unsurlar yardımıyla ifade etmesi sürecidir. Terapistin odağı, sanat yapmanın ya
da ortaya çıkan sanatsal malzemenin estetik değerleri ile ilgili değil,
performans olmaksızın, kişinin ifade edebileceği terapötik ihtiyaçları
üzerinedir (Malchiodi, 2011. Akt: Çakmak, Biçer, Demir,2020). Sanat
terapistleri genellikle yaratıcı sürecin kendi doğasının, doğal olarak
iyileştirici güce sahip olduğu inancıyla motive olurlar (Spaniol, 2001. Akt:
Çakmak, Biçer, Demir,2020).
Öncelikle her öğrencinin akademik ve
sosyal gelişim düzeylerini tespit edebilmek için değerlendirme raporlarını
güncellemek gerekebilir. Uzun bir süre yüz yüze eğitimden ve her türlü sosyal
iletişimden uzak kalan özel gereksinimli çocuklar için sosyal uyum süreci
titizlikle planlanmalı, her bir öğrenci bireysel özelliklerine göre ayrı ayrı
değerlendirilip bireysel eğitim planı hazırlanmalıdır. Ancak bu noktada dersin
içeriği fark etmeksizin maruz bırakarak değil, kademeli bir alıştırma yöntemi
izlenerek öğrencinin ruh, beden ve zihin bütünlüğünü zedelemeden hareket etmek
önemlidir. Bu noktada, sanatın iyileştirici gücünü kullanmak, öğrenciyi kaygıya
sürüklemeden dahil olma duygusunu güdülemek hedeflenmelidir. Öğrencinin
ihtiyacına göre ders içerikleri bahçe ve ya gerekli izinler alınarak okul dışı
etkinlik olarak planlanabilir. Tüm ortam düzenlemeleri sağlandığında sanat,
terapi olarak her öğrenci için nasıl uygulanmalı ve öğrencinin uyum sürecini
hangi yöntemlerle nitelikli olarak onarmalı, bu; okul yönetimi, eğitimci ve
veli ile organize edilmelidir.
Bu aşamada sanatı disiplinler arası etkileşimle öğrencinin ihtiyacı temelinde profesyonelce kurgulamak önem arz etmektedir. Örneğin, öğrenci okula gelirken servis süresince okul içerikli şarkılar dinleyebilir, okul bahçesinde sınıf arkadaşları ile geçmiş yıllarda sınıfında çekilmiş fotoğraflara bakabilir ve öğretmen rehberliğinde hatırlatıcı anılarla desteklenerek özlem duygusu tetiklenebilir. Özellikle otizmli öğrenciler için, ön hazırlıklı olarak, okul bahçesine öğrencinin kişisel masası taşınabilir, okul saatleri içerisinde yaptığı etkinlikler kolajlanarak sunulabilir.  Öğrencinin talebine göre okulun spor salonu, müzik sınıfı ya da diğer bölümleri gezdirilerek hikayelendirilebilir veya yeni dönem içerisinde yapılması planlanan etkinlikler isteklendirme amaçlı anlatılabilir. Öğrenciden gördüğü her şey için bir renk seçmesi istenip gelişigüzel boyamalar yapılabilir.
Öğrencinin engel durumu ve düzeyi,
öğretmeni ile kurduğu iletişim dili ve aile ile olan bağı göz önüne alınarak
hareket edilmelidir. Örneğin otizmli veya ağır bedensel engelli öğrenci direkt
olarak sınıfına çıkmak ve hiçbir aksiyonda bulunmadan sırasında oturmak
isteyebilir. Bu süreçte planlı bir şekilde öğrencinin sınıfı gözlemlemesine
izin vermek ve sabırlı olmak gerekir. Özetle ders zili çaldığı gün; eğitimcinin
hedefi müfredat düzleminde ders işlemek değil, öncelikle öğrencinin zihinsel, ruhsal
ve bedensel uyum sürecini planlamak ve uygulamak olmalıdır.
Yukarıda aktarılan durumların
varsayımsal olduğu ve örnek olarak ifade edildiği unutulmamalıdır. Önemli olan
öğrencinin ihtiyacını doğru belirlemek; müziği, resimi, canlandırma sanatını veya
dans hareket bütünlüğünü öğrencinin uyum ve iletişim sürecini destekleyecek
şekilde harmanlayıp, bireyselleştirilmiş bir uyum duygusu oluşturmak ve en kısa
sürede kaygıyı yok edebilmektir.
Â
KAYNAKÇA
- https://www.aksam.com.tr/egitim/hibrit-egitim-modeli-ne-demek-hibrit-yuz-yuze-ve-uzaktan-egitim-etkileri-nelerdir/haber-1128919 (21.07.2021 tarihinde eriÅŸildi).
- Cavkaytar, A. (2000). Zihin Engellilerin Eğitim Amaçları, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 10
Çakmak, Ö., Biçer, İ., Demir, H. (2020). Sağlıkta Sanat Terapisi Kullanımı: Literatür Taraması, Sağlık ve Sosyal Refah Araştırmaları Dergisi 2020, Cilt 2, Sayı 2.
- MEB (2013). Özel EÄŸitim Hizmetleri Tanıtım El Kitabı, MEB Yayını, AnkaraÂ